24.8.09

Kibritçi Kız'ıma..

Bir zaman bir yerde yazdığım bir yazıda söylemiştim en sevdiğim hikayenin Kibritçi Kız olduğunu.. Bunu kurcalayanlar, kendince irdeleyenler, bana durmaksızın soru soran bir kesim için bu yazı. Kesinlikle planlamamıştım :)
Bu hikayeyi neden mi seviyorum?.. Çünkü ben hala hayal kurabiliyorum. Çünkü kendimi bu hayallerin gerçekleşebileceğine de inandırabiliyorum. Bir atımlık kurşunu yoktur hayallerin. Dilediğince, sınırsızca, koşulsuzca kurarsın çünkü. Özgür olabildiğin tek yer belki de orasıdır. Hayallerinin büyüklüğü kadar özgürsündür ya da. İstediğinde bulutların üstüne çıkar orada tepinirsin, ya da yerin dibine inip lavların arasında gezinirsin.. Metaforik bir dünyadır aslında hayallerin.
Kibritçi kız da bundan fazlasını yapmadı ki.. Her çaktığı kibrit de güzel masalsı bir düş gördü. Kibriti söndü, o yine yaktı, yine söndü, yine yaktı.. Yağan kara, evdeki üvey babaya, yalnızlığına, çaresiz bakışlara, gecenin karanlığına rağmen üstelik..
Başlarda isyan ettim bu ne biçim bir masal, çocuklara anlatılacak şey mi bu? diye.. Ölmemeliydi çünkü sonunda, biri yardım etmeliydi ona. Bir el uzanmalıydı, bir çaresi olmalıydı.. Ama bugün otuz yaşıma çok az kala anlıyorum ki ölmeliydi. Çünkü hayat masallardan çok farklı. Çünkü her gün sokaklarda yüzlerce kişi ölüyor. Çünkü zaman ilerledikçe hepimiz hayallerimizden ödün vermeye başlıyoruz. Ve kibritçi kızın da bize bunları anlatmak için öldüğünü anlıyorum artık.
Ve öğrendim ki insanı ne olursa olsun hayata bağlayan en önemli şey hayalleri, heyecanları ve tutkularıdır. Bunlardan biri bile kalmamışsa son kibriti de çakmışız demektir zaten..

4 yorum:

  1. Gül biraz gül....
    Bknz:

    http://hadilanordan.com/httpdocs/?p=220

    YanıtlaSil
  2. cevabını kendi blogunda oku :)

    YanıtlaSil
  3. Cevabımı gel benim bloğumda gör...

    YanıtlaSil
  4. "...sen içimdeki küçük mum,
    hala sönmedin yanıyor musun?
    gündüz aydınlıkta kaybolup
    gece olunca yanımda mısın?..."
    :)

    YanıtlaSil