10.8.09

Sobadaki Küçük Parmak İzleri

Geçmişe takılma, geleceğe bak derler. Geçmişini unutan, geçen yıllardan ders almayan bir kişi nasıl olur da geleceğini kurtarır?.. Kurtarmak demeyelim de en iyi, en doğru şekilde yaşar demek daha anlamlı belki.. Ne bileyim canını acıtan bir olayı tekrarlamamaya özen gösterirsin mesela.
Bazı insanlar okuyarak, yazarak değil de yaşayarak öğrenir. Bundan beslenirler. Benim gibiler.. Herşey salonun ortasında duran sobayla başlar. Sadece kışları aktif halde çalıştığı için tam bir iletişim kuramazsın sobayla. Ama için için, uzaktan düşünürsün. Tensel temas kurmak istersin onunla. Sıcaktır, çekicidir. Üstelik seni sürekli uyarırlar dokunma yanarsın diye. İşte bu zamanla tutkuya dönüşür. Geceleri kalkıp izlersin çıkardığı kıvılcımları, çıtır çıtır sesini dinlersin.. Kokusu burnundan hiç gitmez. Ve birgün herkesin mutfakta işi olduğu sırada bütün parmaklarını en tutkulu şekilde açarak dokunursun ona. Ve anlarsın.. Öyle bir yanar ki elin, öylesine kıpkırmızı bakakalırsın. Evet haklılarmış dediğin nokta budur. Tüm merakının sona erdiği, hayal kırıklığı ile dibe vurduğun an.. Deliler gibi bağırıp ağlasan da kar etmez artık. En yakınların buz gibi sulara tutarlar seni, çeşitli merhemler sürerler yarana.. Ama nafile.. Günler geçer haftalar geçer.. Acısı diner.. Ama izi kalır.. Yıllar boyu, o ize her baktığında korkarsın bir daha yaklaşmaya..
Zaman ilerledikçe yeni evler, yeni sobalar ya da şekli değişmiş yeni ateş parçaları sarar etrafını. Kimi odun ateşidir kimi kömür kimi çörçöp.. Hepsinin sıcaklığı farklıdır..Ama bir şekilde hepsi yakar. Ve her dokunmak istediğinde gözün o ize takılır. Aniden çekersin elini yanmışcasına, çünkü her baktığında o anı hatırlarsın ve her defasında sanki bir daha bir daha yanar elin.. İşte biz buna deneyim diyoruz. Halbuki elin yanar dendiğinde de yanabileceğini biliyorduk ama bir ihtimal, ama belki, ama bu sefer diyerek ateşe atarız kendimizi. İşte böyle insanlar yani benim gibiler yaşamalı, yanmalı ki gerçekten somut bir izi olsun ve buna baksın ki bir daha yapmasın..
İşte bu yüzden geçmişten kaçılmaz, geçmiş unutulmaz.. Geçmişe saplanıp kalınmaz ama Shopenhauer’in dediği gibi “İnsanın Kırk Yaşına Kadar Geçen Yılları Bir Kitap, Geri Kalan Yılları Da O Kitabın Eleştirmesidir..”

1 yorum:

  1. sanırım "geçmişte yaşama" derken "yaptıklarından pişmanlık duyma" anlamında söylerler. çünkü pişmanlık seni hiç ileriye götürmez hep geriye doğru çeker ve o suçluluk duygusuna hapseder. ama dersler çıkarmak için herkesin de sobaya elini değdirip anlaması gerekmez derim ben :D hee ama kesinlikle daha etkili ;-)

    YanıtlaSil