Birkaç kez aşık oldum. Bir keresinde yağmurun altında ağladım. Koşarken yere düştüm, yine kalktım. Şemsiyem uçtu. Peşinden koştum. Kendimden vazgeçtim sonra. Sonra da kendimden vazgeçmekten vazgeçtim. Cümlelerin başını süsleyip , sonunu unuttum. Unuttuğum sadece gerçeklerdi. Benim adı Aşık Veysel.
Aldattım. Bir dakikasında bile pişman olmadım. Ve ağlattım. Benim için gözyaşı dökenlerin yüzüne kezzap attım. Cayır cayır yanmalarını izlerken puro içtim. Dumanımı ciğerlerimin en derin yerinde sakladım. Kimse bulmasın, kimse kusmasın diye. Benim adım Brütüs.
İnsanlara umut verdim. Verdiğim umutları geri aldım, yarım baget ekmeğin arasına koyup yedim. Üstüne ağrı kesici içip uyudum. 19 yıl boyunca uyanmadım. Uyandığımda çürümüştüm. Benim adım Jan Valjean.
Az yedim, çok içtim. İçki ayırmadım bazen. Bazen de dans ettim türk sanat müziğinde. Bardaklar kırdım duvarlarda. Toplarken ellerimi kestim. Akan kanlar tüm bedenimi sardı. Benim adım Madam Despina.
Gözlerimi kapattım bazen. Karanlıklara gömdüm kendimi. Uzun koridorları arşınladım. Tırnaklarımla duvarları kazıdım. Çıkan sesten saç diplerim ürperdi. Gidip kestim. Dökülen saçları evimin bahçesine gömdüm. Benim adı Zorro.
Rüyamda Jim Morrison’ı gördüm. Sabah uyandığımda okyanus yıkadı beni. Doğruldum, birkaç şiir okudum. Birini hemen unuttum. Diğerini çayıma şeker diye kattım. Eridi. Son şiiri ezberledim. Son mısraya geldiğimde ağlıyordum. Benim adım Sensei-San.
Bana tepeden baktılar, bir aptal gördüler. Bana aşağıdan baktılar, bir Tanrı gördüler. Ve bana tam karşıdan baktılar, kendilerini gördüler. Benim adım Charles Manson.
Aynaya baktım. Tükürdüm yüzüme. Duvardan yere kadar uzadı salyalarım. Bir kelebek uçarken salyama takılıp düştü. Yerden aldım. Avuçlarımın içinde çırpınırken üstüne tükürdüm. Acı çekmesin diye değil, boğulan kelebek görmek için. Benim adım George Bush.
Sek sek oynayarak yalanlar söyledim. Herkese hikayeler anlattım. Çoğunu unuttum. Sonra da unuttuğumu unuttum. Diyar diyar gezdim. Türlü türlü insanlar tanıdım. Hiçbirini sevmedim. Sevmiş gibi yaptım. Sevişmiş gibi yaptım. Benim adım Nasreddin Hoca.
Hastalandım. Gözlerim kör oldu. Körebe de hep ben kazandım. Kötürüm kaldım. Uzun atlamada şampiyon oldum. Kaşarlı tostun arasına dilimi koydum. Dilsiz kaldım. Kafayı yedim. Beynimi oltama yem yaptım. Kalbim kırıldı. Direk çöpe attım. Acılarımla beslendim. Benim adım Quazimodo.
İsmimin anlamını bildim bileli güldüm. Her mevsimde, her havada, her şartta değişen, bir gözyaşı tanesiyle açılan, siyah boğazlı bir kazakla kapanan bir renktim ben. Renklerin içinde asla gerçek tonunu tutturamayan tek renktim. Bütün renkler bendim. Asıl adım Ela idi.