23.12.09

Ayrılık da sevdaya dahil ama sen yine de çok büyütme..

Parmağım sızlıyordu, oyalanacak bir şeyler arıyordum. Gündüz izlediğim Sacramento- Bulls maçının yorumlarını okuyordum. Bir mesajla irkildim gece gece.. “ Şu anda başkasıyla beraber” ..
Kim? Ne? Ne oluyor derken daldım konuya. Çok eski bir dost çıkagelmiş, çalmış kapımı.. Kısa süreli bir şeyler yaşamışlar.. Önceleri çok etkilenmişler birbirlerinden, güzel vakit geçirmişler.. Ama iş sevgili olmaya geldiğinde olamamış. Sebepler, sebepler, yerli, yersiz, gereksiz, gerekli.. Sebepleri varmış işte.. Umursamaz görünmüşler, gerçekten de umursamamışlar.. Güzel birkaç ayın ardından, hayatına kaldığı yerden devam etmiş herkes.. Yoğun iş-güç, eğlenceler, aile ilişkileri, hastalıklar, sağlıklar, hayat yani.. Zamanla unutmaya yüz tutmuş bu yaşanan – adı her neyse -.. Hatta başkalarıyla görüşmeye başlamışlar.. Ne de olsa adını bile anmaya korktuğumuz “Aşk” yokmuş aralarında, hiç olmamış ki..
Ve günler günleri kovaladıktan hemen sonra, biri diğerinin “bu gece” başkasıyla beraber olduğunu öğrenmiş.. Yatak ilişkisi mi, duygusal bir şey mi ya da gerçekten bir şey mi bilinmez. Ama içine oturmuş, boğazı düğümlenmiş sanki b r yumru oluşmuş bir anda.. “Bu hissettiğim yanlış, hatta çok saçma! Ama neden böyle hissediyorum ben? Ne olur bir akıl ver bana” dedi.. İşte konuştum durdum kendimce, yazdım, çizdim, söyledim, aslında oyaladım da oyaladım.. En zor şey karışık bir kafaya bir şeyler anlatmak sanırım.. O belirsiz duyguların içine kendisi giremezken, beni sokma çabası yine de bir şeyler yapma isteğime sebep oldu.
Sonuçta, içindeki umudu fark etmese de dallandırıp budaklandırarak büyüten eski sevgililere bir şeyler yazmak istedim. Sanırım ben biraz daha az hayalperestim size nazaran. Gerçek, sizin görmek istediğinizden çok başka. İster terk edilen ol, istersen sallamıyor görün, istersen de ondan sonra ki üçüncü kişiyle bir şeyler yaşamaya başla.. Kendine bile itiraf edemediğin, adını bile anmadığın o duygu gelip buluyor seni, sen onu kabul edene kadar. Çok mu bohem bir hayat yaşıyorsun?.. Hiç mi üzülmezsin? Kalbini en son kıran adam yaşamıyor mu artık?.. Bunlar sadece hayata daha çabuk adapte olman için uydurulmuş, kendini kandırmak için kurulmuş, aslında gün geçtikçe hayatını baltalayan booby tuzakları..
Daha da büyük gerçekler ister misiniz? Unutmamakta ısrar ettiğiniz o insan, bu akşam sizden sonraki bilmem kaçıncı insanla bizim mekanımız dediğiniz o yerde hayvanlar gibi yemeğini yedikten sonra, sizinleyken burun kıvırdığı o romantik komediyi de afiyetle izledi. Ya da daha da berbatı, size izlettiği o kimsenin bilmediği tv showlarını karşı taraf için özenle açtı, dev ekranda keyifli anlar yaşadı. Sonra size söylediği tüm o güzel sözleri, yaptığı esprileri güncelleştirerek ona da söyledi. Ve son olarak, koltukta başlamak üzere, bir güzel seviştiler, sevişirken belki de siz geldiniz aklına, ya da gelmediniz bile. Ve şu anda o özlediğiniz, bir anda kıymetli olan, asla vazgeçemeyeceğim dediğiniz insan bir başkasıyla huzurlu bir şekilde uyuyor..
Dürüst olmak gerekirse, yazının buraya kadar ki kısmını on dakikada yazdım ama bundan sonra yapılacakları, yapılması gerekenleri en az yarım saattir düşünüyorum. Git keyfine bak sen de, hayatı yaşa, carpe diem, bir kere geliyoruz ya dünyaya demek çok isterdim. Kendi içine düştüğümüz kuyudan, ancak kendi kendimizi çıkarabiliriz, bunu biliyorum sadece. Aç, susuz, kirli, korkmuş olarak o kuyuda gizleniriz, ve arınmış olarak da günler sonra çıkarız. Ayrılık, tatmin edilmeyen duyguları daha da büyütür sadece. Bunun cazibesine kanmamak gerekiyor sanırım..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder