21.12.09

Çok Eskiden, Ben Daha Doğmamışken..

Kar yağıyor dışarıda. Yeni yıla yaklaşırken, etrafın bembeyaz olması bir anda heyecanlandırdı beni. Yılbaşına, yeni yepyeni tertemiz bir yıla karlar içinde girmeyeli ne çok zaman oldu.. Ne çok zaman oldu sobalarda kestane pişirmeyeli, çay demlemeyeli, evin içinde koşuştururken sobanın önündeki taş bölmeye takılıp düşmeyeli..

Çok eskiden sobalar vardı çıtır çıtır ses çıkaran.. Çocukların içine ne bulduysa attığı, sonra da yanmasını izlediği.. Doğalgazlar, kombiler bilinmezdi. Aidat ödenmezdi. Asansör masrafından, apartman toplantılarında kavga edilmezdi. Yönetici seçilmezdi. Sadece komşuculuk yapılırdı kapı kapı dolaşılıp. Taze salça, turşu, reçel, lokma dağıtılırdı evden eve. Paylaşılırdı. Komşuda pişen, herkese düşerdi..

Kış gecelerinde masal anlatılırdı. İsmini aldığımız dedelerimizin, ninelerimizin hikayeleri söylenirdi uzun uzun.. Onların şarkıları öğretilirdi. Gündüzden yaptığımız kardan adam seyredilirdi geceleri pencerenin önünde. Sırılsıklam olana kadar gelinmezdi eve, annenin camdan bağırmalarına rağmen. Üst-baş değiştirilir, çift çorap giyilir, sahlep içilirdi.

Geceleri sokaklarda bekçi düdükleri duyulurdu. Karanlık ve ıssızdı caddeler. Çıt çıkmazdı. Araba farlarının değil de, rüzgarda sallanan ağaç dallarının gölgeleri vururdu duvarına. Onlara baka baka dalardın uykuya. Anne sesiyle gözünü açana kadar, mışıl mışıl, huzurla..

Sokaklarda oyun oynanırdı. Ağaçlara tırmanılır, dut toplanırdı. Bebekler bezden dikilir, hastalandığında ameliyat edilirdi. Silahlar tahtadandı, kimsenin canı acımazdı. Lastik atlanırdı kendi şarkıları söylenerek, çember çevrilirdi sonra.. Hafta sonları, küçük kardeşlerden gizlice kaçılıp sinemaya gidilirdi, akşamları kıyamet kopacağı bilinirdi..

Sular musluktan içilir, doktorlar eve gelirdi. Her akşam babayla yemek yenirdi. Arkadaşının doğum günü partisi için hafta başından izin istenirdi. Ve o cumartesi iple çekilir, bayramlıklar giyilir, hediyeler ellerinle paketlenirdi. Doğum günlerinde kola ve fanta karıştırılıp içilir, mumlar hep beraber üflenirdi. Akşam beş oldu mu herkese veda edilirdi..

Çok eskiden, bulutlar bir şeylere benzerdi. Bir arabaya, bir kırlangıca, bir koyuna.. Yıldızlar ise, daha parlak, daha yakındı sanki dokunabilecekmişçesine.. Hayaller daha gerçek, gerçekler ise daha hayal gibiydi..

Şimdi mi?.. Şimdi kar yağmıyor, bulutlar bir şeye benzemiyor, turşu marketten alınıyor, çıkılacak ağaç bulunmuyor.. Şimdi herkes çok yorgun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder