21.5.09

Koku

Küçücük bir delikten ilk kez çıktığında ve ışık denen o gözleri acıtan karanlığa ulaştığında, süt kokusuna aşık olursun, ilk görüşte hem de.. Yenidir, değişiktir, korkutucudur.. Ayrı kalamazsın, hemen gözlerin dolar. Yabancı kokuları kabul etmez bünyen, gözyaşlarınla kusarsın. Uyuyamazsın, geceleri bağırarak kabuslarla uyanırsın yanından ayrılmasın diye..Herşeyi onunla yapmak istersin, o kokuyla, o süt kokusuyla..
Herşeyi tersyüz eden zaman ilerler ve bir sonraki kokuyla tanışırsın. Baban dışında yanına ilk kez daha güçlü biri oturur. Hergün koşarak gidersin o sıralara.. Tebeşirin elinden düşmez. Her yere onun adını yazarsın, sıralara kazırsın. Gitmesin, bitmesin, yaz tatili gelmesin, haftasonu olmasın istersin. Bacaklarınızın birbirine değdiği ahşap sıraların kokusu gelir burnuna geceleri yastığına akıttığın gözyaşlarında..
Aradan yıllar geçer. Yaz gelir.. Güneşten kavrulan bedenini, soğuk sulara attığın esnada görürsün onu. Kaçamak bakışlar başlar bu sefer. Akşam içkini yudumlarken arar gözlerin, dans ettiği insanlara bakarsın dikkatlice. Ne sabah olmak bilir ne gece.. Sırtını ılık kumlara verip, yıldızları seyredersin.. Bu sefer de dudakların değer birbirine. Kaçınılmaz son.. Sonbaharın serin rüzgarları esmeye başlarken toplarsın valizleri.. Ama aradan yıllar geçse de teninden o güneş yağının kokusu gitmez.. Tuzlu gözyaşların o kokuya karışır...
Dizlerin titreyerek gidersin ilk iş gününde. Masana oturduğunda sana ilk kez bakan o olur. Sabahları asansörde, öğle tatillerinde asansörde, akşamları asansörde alırsın o parfümün kokusunu. İçine işler günler geçtikçe. Daha bir heyecanlı gidersin işine, daha hevesli bitirirsin.. Sabahları daha çok süslenirsin, daha özenli giyinirsin.. Aynada gülümseme provası yaparsın. Ve günün birinde karşılıklı kahvelerini yudumlarken, masanın altından elini tuttuğunda yaptığın bütün provaları unutursun. O kadar içtendir ki zaten gülümsemen, o kadar yakındır ki artık o koku.. Ta ki başka bir şehre gitmek zorunda olana kadar.. Mendilin ıslanır el sallarken.. Kış aylarda parfümünün kokusunun sindiği atkıyla ısınırsın ve geçen zamana ayak uydurursun..
Birgün yolda yürürken çok eski bir arkadaşına rastlarsın.. Tanıdıktır onun kokusu da.. Ama sanki bir farklılık vardır artık.. Bir başka bakarsın bildiğin surete. Anılardan açılır bütün konular, zamanla yeni anılar eklersin hafızana.. Tanıdık koku daha da tanıdığın kokuya dönüşür.. İlerlemiş yaşının olgunluğuyla daha da bağlanırsın.. Gelecek hayaller farklılaşır içinde. Ama gün olur sorun olur, gün olur sesler yükselir, gün olur çatışmalara çözüm bulamazsın.. Ararsın, gerçekten bulmak istersin.. Ama bir kez daha ceketini giyer o tanıdık kokuya veda edersin..

Yanakların sarkana, kamburun çıkana ve ellerinin titrediği güne kadar çarpar kalbin.. Öldüğün güne kadar.. Hepsi birşey öğretir, her gidenin arkasından bir kez bir kez daha olgunlaşırsın.. Elinde değildir bazen.. Kalp çarpıntıların yerini zamanla hüzünlü tebessümler alır. Unutulmaz, ama hayat devam eder.. Anılar biriktirirsin.. Her kokuda aklına birşey gelir. Asansördeki parfümde, kahvene koyduğun sütte, oğlunun ilk okul gününde, annenin mezarının başında, denize bakan bir balkonda..
Kokular unutulmaz.. Sanırım bütün bu mücadele kendi teninin kokusuna en yakın olanı bulmakta gizli.. Çünkü teninin kokusu seni asla bırakmaz, sen onu hiç bırakmazsın.. Gölge gibi, hava gibi, nefes gibi...

2 yorum:

  1. tenimin kokusunu unuttuğum anlarda, tenini koklamama izin verirsen eğer, kokumu hatırlamama yardımcı olursun.

    YanıtlaSil
  2. kokuya aşk.. the parfume geldi aklıma simdi :)

    YanıtlaSil