23.8.10

İşte Kapı İşte Sapı

Avrupa filmlerini hiçbir şeye değişmem. Bir Alman filmi izledim, vizyonda şu anda. Adı “Kapı”.. Hikaye ne çok yabancı, ne de çok klişe. Daha doğrusu konuya bakış açısı farklı olmuş yönetmenin ya da senaristin her neyse. Ben burada life style kitap, film, sanat galerisi eleştirileri yapmam.. Filmin konusu düşünmeye zorladı beni sadece. Hayatımın en iyi dönemini yaşamıyorum belki ama intiharın eşiğinde de değilim. Daha iyi ve daha kötü zamanlarım oldu. İkisine de aşinayım. Şöyle ki; filmde hayatının en büyük hatasını yapıp, ölümle burun buruna yaşayan, her şeyden vazgeçmiş bir tip var. İşte bir gün kader onu bir kapıya götürüyor, oradan geçiyor bir de bakıyor ki 5 yıl öncesine geri dönmüş. Yaptığı tüm hatalar silinmiş, mutlu mesut bir hayatı var. Sonra da başı b.ktan kurtulmuyor 
Diyeceğim odur ki; hani ne kadar bilseniz de aynı şey asla olmayacak, insan yine de empati kuruyor işte. Geçer miydim o kapıdan ya da geçsem neleri yapardım mutlaka, neleri es geçerdim, hangi tavuğa kışt derdim?
Ne bileyim, düşünüyorum da herhalde bir şansım daha olsa daha çok hata yapardım. Bu kadar kusursuz, mükemmel olmaya çalışmazdım, çünkü o zaman eminim ki daha az hataya neden olurdum. Belki sorunlarım daha gerçekçi olurdu, hayali problemler yaratmazdım. Kimi zaman kalk gidelim diyenle düşünmeden giderdim, gidemem çünkü düşünürsem. Benim düşündüğümle, söylemek istediğimle, söylediğimle ya da söylediğimi sandığım şeylerle; karşımdakinin duyduğunun, duymak istediğinin, anladığının ya da anlamak istediğinin farklı olduğuna daha çok anlam yüklerdim. Zorlamazdım. Ayağımı ayakkabı vurdu diye gittiğim yepyeni yolları, tanıdığım yepyeni yüzleri bir kalemde silip atmazdım.
Yollara dökülürdüm, daha çok gülerdim, güneşin tadını çıkarırdım, mutlu anlarımı çoğaltır, gözyaşlarımı azaltmak için her şeyi yapardım, ailemle daha çok vakit geçirirdim vs vs. zırvalıklarına girmeyeceğim. Onları da bundan para kazanan yeni yetme yazarlar yazsın.
Ama bir gerçek var ki; bu yazıyı asla yazmazdım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder